İLİŞKİ, EVLİLİK TERAPİSİ – İMAGO TERAPİSİ

Hendrix ve Hunt bilinç dışı eş olarak nitelendirdiği, bireyler anne ve babalarının olumlu ya da olumsuz özelliklerini taşıyan eşlerini bilinçsiz bir şekilde seçerler ve buna “imago eş” denir. Bireyler ilk bakımlarını üstlenen bireylerin olumlu ve olumsuz özelliklerini taşıyan ve onlara aynı duyguları yaşattıran kişileri gördüklerinde imago eşlerini bulurlar. Aslında imago eş birey tarafından çözümlenmemiş sorunlarını tedavi etmek amacıyla seçilmiştir ve evlilik ise bir nevi tedavidir(Bayrakçı, Kesici, ve ark.,2015).

Aşk acısı çeken kadın ve erkek ilk tanıştıklarında birbirlerine ilaç gibi gelebilirler. Birbirlerini çok iyi anlarlar. Keşke daha öncen karşıma çıksaydın gibi cümleler kurup her an daha mutlu olup, eski aşk acılarını unutma dönemine girebilirler. Bu tarz vakalarda çiftlerin konuştukları konu genelde evlilikte veya sevgili döneminde partneriyle yaşadıkları sorunlar üzerine olabilmektedir. Eski sorunlarını aşk acısını unutup sevgilisi olan partneri ile yeni bir ilişkiye giren çift ilerleyen dönemlerde de hızlı bir şekilde evlilik kararı aldığında evlilikleri ne kadar sağlıklı olabilir? Bir ilişki bittikten 6 ay içinde yeni bir ilişkiye başlanmasını sağlıklı olmayabilir. Çiftler birbirilerini yaşadıkları acıları unutmak için görüşürlerken asıl evlilik için önemli olan konular üzerinde durmaktan yoksun kalıp, evlendiklerinde sorunlar giderek büyüyebiliyor. Bunun yerine sevgililik dönemi/nişanlılık dönemi gibi evlenme yolunda olan bireylere tavsiyem şudur; bir ilişkiniz bittiğinde 6 ay süre verin kendinize ve hemen yeni bir ilişkiye başlamayın. Aşk acısı içerisindeyken yeni bir ilişki o an için iyi gelse de sonraki zamanlarda sorunlara yol açabilir ya da 6 ay içinde yeni bir ilişkiye başladınızsa bile hemen evlenelim gibi düşünceniz varsa en azından biraz süre tanıyın birbirinize. Eşlerin evlenmeden önce birbirleriyle evlilik hakkında konuşmalarını, evlilikten beklentilerini veya evlilikten, kuracakları aile yaşantısından beklemedikleri özellikler gibi konularda konuşmalarını ayrıca, bir aile danışmanının da desteğiyle profesyonel bir yardımla evlilik yolunda sağlam adım atılmasını tavsiye ederim.

İletişimde yan yana olmanın etkisi çok daha fazladır. Eşler birbirleri ile tartışırken yüz yüze tartışma ile bedensel yakınlığı olmadan telefon vb. iletişim araçları aracılığı ile tartışma arasında çok fark vardır. Bazı durumlarda eşler yüz yüze iletişimin tartışırken faydasını yaşar ve tartışmada beden dili devreye girer ve asıl anlatılmak istenen konuyu beden dilinin de yardımıyla daha net ve güzel bir şekilde anlatılma şansı yakalanır ve eşler birbirlerine dokunsal temas ile duygularını yeniden canlanması ile sorunlarını yeniden aşabilirler.

Yan yana olmayan eşler tartıştıktan sonra birbirlerinin olumsuz yönlerini, partnerine karşı oluşturulmuş olan olumsuz özelliklerini, duygularını sıralar ve duygusal olarak katarsis yaşayarak rahatlama sağlanır. Duygusal olarak rahatlayan eş, daha sakin ve rahat olarak eşine söylediği olumsuz sözlerden sonra asıl soruna daha rahat odaklanabilir ve olumlu cümleler kurulma ihtimali artar. Ancak bunun tam tersi de olabilir beden dili devreye girmediği için eşler arasında inatlaşma, uzlaşamama giderek artarak sorun büyüyebilir. Hayat her zaman monoton değildir, inişli çıkışlıdır. Önemli olan bu yolda doğru kararlar verip emin adımlarla yürüyebilmektedir.

Evliliklerde Ben Dilini kullanın. Ben dili ile kişi yaşadıklarını eşine aktarırken, karşı tarafı suçlamak yerine kendi duygularını anlatır. Böylelikle her iki eş arasındaki sorun büyümeden daha kolay çözülmüş olur. Örneğin, eşinde öfke patlaması olan ve bu durumdan dolayı sürekli ağlayan ve bunalım sürecine giren bir bayan eşinin yaptıklarından dolayı boşanma sürecine bile girmiş olabilir. Bu durumu aşmak için yöntemlerden biri de eşlerin Ben Dilini kullanması. Bu bayan, eşine şu şekilde duygularını ifade edebilir; “Ben senin yaptığın bu davranışlardan dolayı çok incindim. Ben kendimi kötü hissediyorum ve yalnız kaldığımı düşünüyorum.” gibi eşin kendi duygularını ve eşinin yaptığı yanlış davranışları da ifade etmiş olur. Ancak karşı tarafı hep suçlayıcı cümle kurmak eşler arasındaki sorunların giderek büyümesine neden olur. Böylelikle, eşler birbirlerini suçlamadan kendi dugularını, kendi yaşadıklarını neler hissettiklerini anlatmalıdır.

Yeni bir ilişkiye başlayan çiftler “romantik aşk” döneminde birbirlerinin kusurlarını görmezden gelebilir, halk arasında “pembe gözlük takmış” şeklinde tabir edilen bu dönemde çiftler birbirlerine her konu da anlayış gösterirler. Fakat ne oluyor da çiftlerin kusurlarını hoş görme süreci bitmiş oluyor? Aslında bu sorunun cevabı çiftlere göre değişmektedir. Çeşitli nedenleri vardır. Bu duygu durumunun psikolojik nedenleri olduğu gibi çiftlerin birbirlerini gördüklerinde hızlı kalp çarpıntısının olması gibi biyolojik nedenleri de vardır. Psikolojik nedenlerini ele alacak olursak, ilk tanıştığımız arkadaşımıza bile kendimizi tam olarak açamayabiliriz ki sevilen, aşık olunan kişiyi kaybetme korkusunun da olmasıyla çiftler kendilerini tam olarak açmayabilirler. Bu durumun tam tersi de söz konusu olabilir. Olumsuz özellikleri olan ve kendisini olduğu gibi yansıtan bireye, partneri kaybetme korkusu ile anlayışla davranabilir. Bu durumda ilk zamanlarda karşılaşılan sorunlar büyümeden detayına inilmeden kapanır. Ancak kapandığı sanılan bu konular aslında bilinç öncesi dönem denilen kısımda bulunmakta olup, her an hatırlanılabilir. Zaman geçtikçe ilişkilerde başta sorun gibi gözükmeyen problemler sorun haline gelebilir ve çiftlerin çatışma dönemi oluşabilir. Romantik aşk dönemi yerini kızgınlık, sinirlilik, hayal kırıklığı ve çatışma dönemine bırakabilir. Evlendikten sonra ben nasıl böyle biriyle evlendim gibi düşünceleri olan eşler birbirleriyle anlaşma yolu için partnerine kendi istediklerini yaptırmaya çalışabilirler veya eşinin de istekleri doğrultusunda kendi isteklerini yaptırmayı deneyebilirler. Bu dönem çok önemlidir. Eşler aralarındaki uyumu sağlarlarsa evlilikleri boşanma sürecine girmeden ilerleyebilir. Ancak eşler, aralarındaki anlaşmazlıklardan şiddetli çatışma dönemine girebilirler. Bu nedenle çiftlere önerim evlilik öncesi veya evlilik döneminde bir uzmandan evlilik terapisi almalarıdır. Evlilik öncesi terapi, partnerlerin evliliklerinde sağlıklı iletişim kurmalarını ve evlendikten sonra da oluşabilecek pek çok sorunu aşmalarını sağlayacaktır.

Hedirx’e göre İmago Terapinin amacı, eşlerin çocukluk döneminden kalan birbirlerinin yaralarını nasıl sarmayı gerektiğini öğrenerek, evliliklerinde bilinçli ve sağlıklı bir seviyeye ulaşarak, güven ve tutku ortamı oluşturarak hayallerindeki evliliğe ulaşmalarında yardımcı olmaktır(Bayrakçı, Kesici, ve ark.,2015). Hendrix’e göre; “Bilinçsiz bir evlilikte doğru eşi seçtiğinize inanırsınız ama bilinçli bir evlilikte doğru eş olmanız gerektiğinin farkına varırsınız”( Bayrakçı, Kesici, ve ark.,2015). Gerçek aşkta eşler birbirlerini daha iyi anlamaya başlarlar ve yaşadıkları sorunun kaynağını bulmaya çalışırlar. Bu kaynak bazen kendi çocukluk dönemlerinde yaşadıkları olumsuzluklardan da kaynaklanıyor olabilir. Eş kendisini irdeler ve sorunun çözümü için önce kendisinden başlayarak çözüm yoluna gider ve eşler arası sorun ortadan kalkma ihtimali artar.

Eş seçiminde çocukluk döneminde yaşadığımız anılar da etkili olmaktadır. Çocukluk döneminde anne babası sürekli tartışan çocuklar, anne veya babasının olumsuz özelliklerinden olmayan partneri ileride eş olarak tercih edebilir. Örneğin, babası sürekli eve alkol kullanarak gelen ve bu durumdan dolayıda annesiyle sürekli tartışan çocuğun psikolojisine alkol olumsuz şema olarak yerleşir ve ileride alkol kullanmayan bir bireyi eşi olarak tercih edebilir. Ancak babasında olumlu olarak gördüğü özellikler olan şefkatli olması, ilgili olması gibi özellikleri de çocuk ileri de eş seçiminde dikkat eder ve kendisine karşı benzer olumlu özelliklerle davranılmasını bekleyebilir. Çocukluk döneminden kalan yaraları olan kişiler eşlerini bulduklarında pembe gözlük takıp karşı tarafın olumsuz özelliklerini görmemesi durumu evliliklerde çatışma dönemine girilmeye neden olabilir. Bu nedenle çocukluk döneminden kalan yaraların sarılması ve eşlerin birbirlerini oldukları gibi kabul etmeleri gerekmektedir. İmago terapide eşlerin aralarındaki iletişimsizliği en iyi aşmanın yolları aranır ve eşler birbirlerinin özelliklerine saygı duyarlar ve eşler birbirilerini dinlemeyi öğrenirler.

Categories:

Tags:

Comments are closed